..

..








Bay Miko'nun kısa hikayesi

Olması gereken olması gerektiği gibi oldu
















Copyright © 2017 Erdal Akdogan

















İÇİNDEKİLER


KARANLIK ÜLKE
·         
DÖNGÜ BAŞLIYOR
·         
ÖZÜN ÇAĞRISI
·         
BİLİNMEZLİK
·         
BOYUTLARARASI GEÇİŞ
·         
OLDU









SUNUM

  Sade bir anlatım, kısa ama çarpıcı bir hikaye ile kendi içimizde taşıdığımız dünyalardan, kendi içinde bulunduğumuz diğer dünyalara yapılan incelikli bir yolculuğun hikayesi.












KARANLIK ÜLKE

  Karanlığın normal, ışığın ise mucize olduğu bir dünyada yaşıyordu Bay Miko.  Biz insanların dünyasına nispeten tuhaf hatta iğrenç bir hayatı vardı. Bize göre kirli, cıvık ve pis kokan ama onlara göre ise kutsal sayılan bir tür ırmağın kenarında, kendisi gibi sayısız hemcinsiyle yaşamlarını sürdürüyorlardı. Hayatları o ırmağa bağlıydı, çünkü ırmaktan gelen bir sürü yiyecekle beslenmek onlar için hayatiydi. Başka türlü beslenmeyi bilmiyorlardı. Doğuştan bir içgüdüyle

Kendi türünde doğan her canlı bu ırmağa yönelir ve beslenmeye başlardı. Bazen bu ırmağın içinden gelen korkunç ve devasa maddelerden dolayı, bazen de içinde ki bazı yiyecekler yüzünden hemcinsleri arasında topluca ölümler olurdu. Bazen de ırmak ansızın kururdu. Kimse bu ırmağın nerden geldiğini bilmezdi. Zaten Bay Miko’nun hemcinslerinin çoğu da ırmağın nerden geldiği ve nereye gittiği konusunda veya yaşamları hakkında düşünecek kabiliyete de sahip değillerdi. İç güdüsel tabir edebileceğimiz basit yaşama şekline sahiplerdi, Bay Miko ve birkaç arkadaşı dışında.

  Karanlığın içinde bazen etrafı aydınlatacak tuhaf şeyler geçerdi, bunun ne olduğunu bilmeyen Bay Miko ve birkaç arkadaşı görsel şölene dönen bu anları hayretle seyrederlerdi. Onlar için olanlar fantastik bir şeydi. Hayretle ve şaşkınlıkla kala kalırlardı.


  Bu karanlık dünyada görmek için keskin duyuları vardı ama Bay Miko ve birkaç arkadaşı hemcinslerinden biraz farklıydı. O ve birkaç arkadaşı görebiliyorken, diğerlerinin çoğunda görme kabiliyeti yoktu. Diğer canlıların hepsi dokunma ve tatma ile yaşamlarını sürdürebiliyorken Bay Miko ve birkaç arkadaşı görme kabiliyetleri sayesinde çok daha iyi yaşıyorlardı. Önceleri bu durumun farkını bilmezken zamanla görmenin önemini ve kendilerinde ki değişikliğin farkına varmışlardı. Zaten tuhaf bir hayat sürdüren hemcinslerinin yanında daha da tuhaf duruyorlardı. Karanlık onların alıştığı bir yaşam biçimiyken ve aslında biraz ışık olan her şeyden rahatsız olmaları gerekiyorken onlar da bu olmuyordu. Görebildikleri için bazen yaşadıkları bu karanlıkta oluşan parıltılı şeyler onların hem cezbediyor hem de yaşamları hakkında akıllarında cevapsız sorular belirmesine sebep oluyordu.

  Her canlı bir öz ile doğuyordu. Nasıl bir hayat formu sürersek sürelim, eninde sonunda hayat bizi doğduğumuz özün sebebine yönlendiriyordu. Bu bazen tatlı bir yönlendirme ama çoğu kez de yolundan fazla sapmış hayatları acı ile yoluna döndürmeyle vücut buluyordu. Bu özün sebebi dıştaymış gibi görünse de aslında her canlı kendine doğru bir keşif yolculuğuna çıkıyordu. Bu sebeple zamanla Bay Miko’nun kafasında, bu ırmağın nereden geldiği ve nereye gittiği konusunda derin ve kuşkulu sorular oluşmaya başladı. Irmağın nereden geldiğinden ziyade daha çok nereye gittiğiyle ilgileniyordu. Eğer yaşaması için beslenmesi gereken şeyleri ırmak kendisine veriyorsa pekâlâ ırmağın kenarından yol alarak acaba başka bir yere varabilir miydi? Başka bir yer var mıydı ya da öyle yerler varsa o yerlerde kendisi gibi canlılar var mıydı? Hem yaşamaya hem de aklında ki sorularla merakının artmasına ve cevapsız sorular yığını altında içinde dayanılmaz bir keşfetme isteğinin büyümesine tanık oluyordu.











DÖNGÜ BAŞLIYOR



  Zaman aktıkça artık yaşadığı bu yerler kendisine sıradan ve yetersiz gelmeye başladı. Irmaktan aşağı gitmek ve oraları görmek istiyordu. Bu isteğini önce arkadaşlarıyla paylaştı ve tabi arkadaşları onunla dalga geçti. Çünkü çok eski zamanlarda da böyle saçma sapan maceraların peşinden koşmuş hemcinslerinin hikayelerini duymuşlardı ve gidenler bir daha geri dönmemişti. Arkadaşları ona giderse öleceğini, bir daha geri dönemeyeceğini söylediler. Onu vazgeçirmek için ellerinden geleni yaptılar. Aslında iyi niyetli bir.... 

                                                           
.
.
.


  Yazarın Haklarına saygı için kitabın devamını Smashwords.comkobo.com veya Poblitory.com' dan satın alabilirsiniz. TIKLA

İletişim: almanyamerkez@gmail.com