MEVLANA
VE
BUDHA
BUDHA
Eş Ruhlar
Copyright © 2017 Erdal Akdogan
Tüm yasal hakları saklıdır!
Yazan Erdal AKDOĞAN
Yazarın Önsözü
İnsanın Ruhsal gelişimine katkıda bulunmuş bu iki özel şahsiyetin
sözlerini bir araya getirip benzer yönlerini ortaya çıkartmaya çalıştım. Bu mini kitabın bu konuda yapılmış ilk
özel çalışma olduğunu düşünüyorum.
Yüzlerce yıllık farklı zamanlarda, farklı coğrafyalarda ve farklı
inançlarda yaşamış bu iki ermiş insanın sözlerinin hemen hemen aynı olmasını ve
aynı şeyi işaret etmesini gerçekten çok etkileyici buldum.
Çağlar boyu süren rehberlikleri günümüzde de
çok etkili bir şekilde devam etmektedir. İbn Arabi, Hafız, Yunus Emre, Osho,
Echart, Mooji gibi üstatların sözlerinde de onların yüzlerce yıl önce
söylediklerinin benzerlerini bulabilirsiniz. İşaret ettikleri yol aynıdır.
Söyledikleri gerçek anlamda evrenseldir. Ruhsal yolda olan her insanı derin
olarak sarsmakta ve rehberlikleri zamanın ve mekânın üstünde etkileyici bir
biçimde devam etmektedir.
Mevlana’nın Hayatı
1207’de Horasan’ın Belh bölgesinde, Afganistan sınırları içinde ki Vahş kasabasında doğmuştur. Babası
Bahaeddin Veled dönemin ünlü bir alimi olup "alimlerin sultanı"
unvanı ile tanınmıştır. Etnik kökeni hakkında tartışmalar olup Fars, Tacik veya Türk olduğu
yönünde yaygın görüşler mevcuttur.
Mevlânâ, babası Bahaeddin Veled'in ölümünden bir yıl sonra, 1232 yılında Konya'ya gelen Seyyid Burhaneddin'in manevi terbiyesi
altına girmiş ve dokuz yıl ona hizmet etmiştir. 1273 yılında vefat etmiştir.
Mevlânâ, İslam dini içinde kabından en taşkın alimlerinden biridir.
Dine, zamanının çok üstünden, evrensel bir soluk getirmiştir. Yazdığı en ünlü eseri Mesnevi’dir. Lakabı
Celâleddin’dir. “Efendimiz” anlamındaki “Mevlânâ” unvanı onu yüceltmek
maksadıyla söylenmiştir. Bir
diğer lakabı olan Hudâvendigâr ise Mevlânâ'ya babası tarafından takılmıştır ve
"sultan" manasına gelmektedir. Mevlânâ, doğduğu kente
nispetle Belhî şeklinde anıldığı gibi hayatını sürdürdüğü Anadolu'ya nispetle
kendisine Rûmî de denmektedir. Ayrıca müderrisliği nedeniyle Molla Hünkâr ve Mollâ-yı Rûm
olarak da anılmaktaydı. Günümüz batı dünyasında da “Rumi” olarak
tanınan Mevlâna Celâleddin-i Rumi, Şem-i
Tebrizi ’den çok etkilenmiş, İlahi aşka düşmüş ve insanın suretinde Allah’ı
aramıştır.
Budha’nın Hayatı
Siddharta Gotama’nın doğum ve ölüm tarihleri kesin değildir. MÖ 563
yılında doğduğu tahmin edilmektedir. Nepal sınırının yakınlarında yer alan
Lumbini’de doğmuş ve Sakya hanedanınına mensuptur.
Babası Suddhodana Şakya kabilesinin
kralıdır. Ailesi ona “amacına ulaşan” anlamına gelen “Siddharta” ismini
verdiler. Lakabı “Shakyamuni” ise kökenini belirtir.
Siddharta Gotama önceleri bir
sarayda yaşamıştır. Babası, oğlu Siddharta’nın ondan sonraki kral olmasını
istemiş, oğlunun sokaklarda yaşlılığı, hastalığı ve ölümü görmemesi için
kraliyet sarayından uzaklaşmasına fazla izin vermemiştir.
Siddharta Gotama, 29 yaşındayken
hayatın gerçekte ne olduğunun, zenginliğin, lüks hayatın hiçbir mutluluk
getirmediğinin, insanların yaşadıkları acıların ve yaşadığı hayatının ne kadar
anlamsız olduğunun farkına varmıştır
Siddharta Buda 29 yaşındayken tek
oğlu Rahula’nın doğumundan kısa bir süre sonra, çocuğunu, karısı Yasodhara’yı
ve şehrini terk edip çilenin ve acıların kurtuluş yolunu aramaya koyulmuştur.
Ganj vadisinde altı yıl boyunca çilekeşler
gibi dolaşmış, çilecilik öğretilerini sıkıca uygulamıştır. Fakat sonra bu
dinlerin ve bilgilerin onun amacına yönelik olmadığını anlayarak vazgeçmiştir.
Onları bıraktıktan sonra, öncelikle derin düşünme teknikleriyle (Meditasyon)
kendi yolunu aramaya başlamıştır ve bu durumu “orta yol” şeklinde
tanımlamıştır.
Dünyada genel adı “Budha” olarak
kabul görür. Budizm’in kurucusu olarak bilinir.
Kaynak: Wikipedia.org
Neyi arıyorsan O’sun. Mevlâna
Ne ettiysen o’sun şimdi, ne edersen o olursun. Budha
Kişi kendini yaptıklarıyla, sözleriyle,
hareketleriyle, düşündükleriyle bağlıyor. Nasıl bir hayat yaşayacağımızın anahtarı
bizde gizli. Kişinin yaşadıkları aslında kendisini dillendirmesinden başka bir
şey değil. Kişi kendini, ifade etmenin başka bir şekliyle dışa vuruyor.
Yaşadıklarıyla her kişi kendini okuyor.
Hayatta başımıza gelenler, kabul etsekte
etmesekte bizim içsel halimizin aynasıdır. Açığa çıkan önce bizde sırlı
başlıyorsa ve yaşam bu sırların açığa çıkması şeklinde işliyorsa, öyle ise bir
şeyleri değiştirmek için içimize bakmalıyız. Düşüncelerimizi derli toplu hale
getirmeli, dağınık düşüncelerden kurtulmalıyız ve hayatın evrensel kuralları
içinde istediğimiz şeylerin hayatımıza gelmesi için o yönde düşünmeliyiz.
Sevgi
şifadır. Sevgi güçtür. Sevgi değişimin mührüdür. Mevlâna
Nefret
sevgiyle yok edilir bu ölümsüz kanundur. Budha
“Sonsuzluk
açısından bakmak” diye bilge bir söz vardır. Haytalarımıza günlük açılarla
bakmak yerine büyük resmi görmek ve hayatımızda ki neden sonuç ilişkisini
anlamak için söylenmiştir. Sevgi gösterişsizdir ve hafiftir. Nefret abartılı ve
ağırıdır ve bu yüzden bize daha gerçek ve inanılır gelir. Oysa sevgi gerçektir.
Sevgi içinde merhamet, bağışlama, anlayış, inanç, saygı, kabullenme,
farkındalık taşır. Biri ruhumuzu sonsuzluğa açarken diğeri bizi bir hücreye
atar. Sevgi iyileştiricidir, ilaçtır ve evrenin dilidir.
Bilgi,
sınırı olmayan bir denizdir. Bilgi dileyense denizlere dalan bir dalgıçtır. Mevlâna
Budha denizinin kıyıları yoktur. Budha
Budha, kelime anlamı olarak İlahi bilgi
olarak çevrilebilir. Bir kişiye Budha dendiğinde ilahi bilgiye sahip olan kişi
denir. Ermiş gibi. Bilgelik denizi sonsuzdur. Bilgelik tüm katmanların hem
üstünde hem içindedir. Bilgiden kasıt görünen ve görünmeyen, bilinen veya
bilinmeyen her şeydir. Bu sözler sonsuz ilim deryasının insan aklıyla
anlaşılamayacak olmasına da atıfta bulunur.
Bizler daracık koşullanmış düşüncelerimizle
bunu göremeyiz. Bunun için tevekkül (meditasyon) halinde olmak fark etmeye
giden kapılardan biridir.
Bilgi düşüncelerin içinde ama onu da kapsayan
daha üst bir varoluş seviyesini işaret eder. Bu öyle bir haldir ki bildiğimiz
ve anladığımız hiçbir şey ile tarif edemeyiz. İçimizde sonsuzluğun hazinesiyle
yaşıyoruz. İçimizde herşeyin sebepleriyle doğduk. Herşeyin parçası bizde saklı.
İçimizde ki sonsuz bilgelik her an orda ve onu bilmemizi bekliyor.
Dünle beraber gitti cancağzım, ne kadar söz
varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım. Mevlâna
Geçmişinin ne kadar zor olduğu önemli değil,
Hergün yeniden başlayabilirsin. Budha
Sözler kendi içinde kendini ifade ediyor. Her an, her gün yeni, yine,
yeniden başlıyoruz. Her an başkalaşma, değiştirme ve olabilme şansımız
bulunmakta. Bitmeyecek, geçmeyecek gibi duran her şey biter, değişir. Ne
yaşadığın veya ne yaşattığın bir yerden sonra önemini kaybediyor. Herkes her ne
olursa olsun her an koşulsuz bir şekilde başlama şansına sahiptir. Evrenin
kusursuz yasalarını anladığımızda hayatımıza akan sevgi sayesinde yaşadığımız
büyük acılardan sıyrılıp daha iyi bir hayat yaşama şansına sahip olabiliriz.
Gül düşünürsen gülistan olursun,
diken düşünürsen diken olursun. Mevlâna
Bu dünyayı yaratan zihninizdir. Budha
Yaşadıklarımızdan edindiğimiz yargılar bundan
sonra yaşayacaklarımız için süzgeç görevi görüyor ve hayatımıza yeni giren her
duruma bu süzgeçlerden bakıyoruz. Bu tecrübeyi inkâr etmek değildir. İyi şeyler
ve böylece iyi süzgeçlerimizde elbette var. Zararsız, menfaatsiz, sevgi dolu
olduğumuzda hayatımızdan zevk alırız ama kötü ve çıkarcı olduğumuzda kısa
süreli kazanmış gözüksekte daha büyük bedeller öderiz. İyilik iyiliği, kötülük
kötülüğü çekiyor. Düşüncelerimizi ve beklentilerimizi günlük çıkarların üstüne
çıkartır ve her şeyin bir bütünün parçasın olduğunu fark edebilirsek zaten
şartlar bize rehberlik etmeye başlayacaktır. Bu daha büyük bir zekayı hayatımıza
davet etmektir. Sınırlı aklımızla bulamadığımız çözümleri bırakın sınırsız akıl
halletsin.
Farkında olduğum için var oldunuz,
vazgeçtiğim için bugün yoksunuz. Mevlâna
Varlığın öteki kıyısına vardığında önce,
sonra ve ortada olandan vazgeç. Budha
Dikkatimizi yönelttiğimiz formlar
(düşünceler, olaylar, şartlar, tepkiler, önyargılar, maddeler) hayatımıza
girer. Dikkatimizi o formlardan çekersek hayatımıza giren şeylerin hayatımızdan
çıktığını görürüz.
Farkındalığımız yükseldikçe hayatımıza giren
formlarda değişime uğrar ve daha üst bir bilinç seviyesinde olurlar. Bir an
gelir ve uyanışımız öyle bir derinliğe ulaşırız ki artık ne öncemiz ne sonramız ne bu an nede alt
seviyede kalan tüm varlığımız, hayatımız, kendimiz geride kalırız. Başka bir
hal almış olan kendimizin yaşam şartları bir seviyeden sonra var olma
sebeplerini bırakırlar. Varlığımızın gerçeğine yaklaştıkça insani
beklentilerimiz veya farkındalığımızda biter.
Başka
olmuşuzdur. Ruhsal bir metamorfoza uğramak gerçektir ve biz bu simyayı kendi
içimizden gerçekleştiririz. Böyle olduğunda o ana kadar hayatımızda ve içimizde
olandan gönüllü olarak vazgeçeriz. Bu bir akıştır ve gelen yeni formlar bize
kendi doğrularını da sunarlar ve o doğrular geride kalan “biz”in eski kurallarıyla
işleyemez. Bu durum, eski sürüm bir bilgisayarda yeni sürüm bir programın
çalışmaması gibi bir örneklede açıklanabilir.
Yazarın haklarına saygı için kitabı Smashwords.com, Kobo.com veya Publitory.com' dan satın alabilirsiniz. TIKLA
Yazarın haklarına saygı için kitabı Smashwords.com, Kobo.com veya Publitory.com' dan satın alabilirsiniz. TIKLA